22 Aralık 2010 Çarşamba

Kadın bunalınca ne yapar ????



Önce soluğu kuaförde alır.Saçını kestirir.Yetmez,bir de boyatır.Kaşına maşına şekil verdirir.Bu da yetmez. Çarşamba pazarına gider.Her tezgahı eşeler.Sonunda onu mutlu edecek bir iki bişey bulur.
Hiç düşünmeden alır.Son durak sevdiği kafe.Kendine en sevdiği şeyi ısmarlar - frambuazlı cheesecake(rejimde olmasına rağmen).Sonra mı?!? Kocaman bir gülümseme.
Mutlu olmak ne kadar da kolaymış :)))))))))))


13 Aralık 2010 Pazartesi

"Yeminli bakire" - FERİHAN ATASOY

Bu çok sevdiğim Ferihan ablacığımın ( benim çocukluk arkadaşımın annesi) yeni kitabı.Konu da başlığı kadar çok ilginç.
Olay Arnavutluk ta yaşanan(gerçek bir olaydır) , 500 yıllık bir geleneği anlatıyor.Eğer bir ailenin reisi ,yani babası vefat ederse ve ailesinde onun yerine geçecek bir erkek çocuk yoksa, yaşça en büyük olan kız çocuğu bu görevi almakla hükümlüdür.Bir heyet önünde yemin ettikten sonra ,bundan sonra ki hayatına bir erkek gibi yaşamaya başlıyor.Erkek gibi giyiniyor,erkek gibi konuşuyor.Yani erkeklere has herşeyi yapıyor.Ayrıca evlennmesi yasak,çocuk doğurması yasak.Üstelik bu kurallara uyulmadığı taktirde ağır bir şekilde cezalandırılır.Kitapta olaylar bunun üzerine kurgulu.Çok ilginç bir konu.Henüz kitabı okumadım .Bu bilgileri Haber Türk'teki Balçiçek İlterin Ferihan Atasoyla yaptığı söyleyişinden aldım.Bu tür kitapları okumayı çok seviyorum.Belki sizin de ilginizi çeker diye paylaşmak istedim.

Yolun açık olsun Ferihan ablacığım!!!

6 Aralık 2010 Pazartesi

Pavlovun köpeğine döndüm



Rus bilim adamı Pavlovu bilmeyen yoktur(BURDA).Daha doğrusu köpeklerle yaptığı deneyleri herkes anımsıyordur.Köpekçiğe et verilmeden önce zil çalıyor.Her zil çaldığında et yiyeceğini bilen köpek, salya salgılamaya başlıyor.Bunun adı da şartlandırılmış refleks.
Şimdi benim yaşadıklarımla ne alaka demeyen .Ben yaklaşık iki buçuk aydır doktor kontrolü altında kilo veriyorum.Bir çok şeyim kısıtlanmış durumda,yada tamamen kaldırılmış.İster istemez her insan gibi yasak olan herşeye ilgi duyuyorum.Özellikle yasağın adı çikolata olunca akan sular duruyor,çünkü çook seviyorum kendilerini.Tam bir çikolata bağımlısıyım.
Markete her girdiğimde Pavlovun köpeğine dönüşüyorum.Çikolata reyonuna yaklaşmadan önce başlıyorum yalanmaya ve bu her seferinde aynı.Yalnız eskisinden tek fark, ordan transit geçiyorum.
İyiki evde çikolata seven iki minik adam var.En azından kaçamak yapmaya fırsatım oluyor.
Herşeye rağmen pes etmiycam.Çok güzel kilo verdim ve vermeye devam edeceğim,taa ki istediğim kiloya gelene kadar.Varsın yasak olsun.Sağlıklı beslenmeyi artık bırakmıycam,daha sağlıklı bir gelecek için bu şart.

Herkese çikolata tadında bir hafta diliyorum!!!

1 Aralık 2010 Çarşamba

Anne beni seviyorsan ne yapman gerekiyor biliyormusun ???




Bu ara küçük kurabiyemin en çok kullandığı cümlelerden biri."anne beni seviyorsan ne yapman gerekiyor biliyormusun??".
O da farkında sevginin insana herşeyi yaptırabileceğini.O da biliyor insan sevince asla hayır diyemeyeceğini,dağları bile delebileceğini.
Sevgi,annelikle birlikte başka bir boyuta geçiyor.Kayıtsız ,şartsız,tertemiz seviyor insan yavrusunu.Üstelik bir karşılık beklemeden.Gariptir anne sevgisi.Yavrunuz dünyanın en kötüsü de olsa ,affedilmiycek hatalar da yapsa yine seviyor yavrusunu analar.Hiç büyümüyorlar üstelik.Hep bizim minik kuzularımız onlar.Bir türlü gözümüzde büyütemiyoruz.Hep acaba karnı tok mu,üşüyor mu,mutlu mu ,mutsuz mu,şöyle mi ,böyle mi sorular çıkmaz aklımızdan.Bir koruyucu melek gibi kanatlarımızı açıp sarmalarız onları,veee bu hiç değişmiyor 50 yaşına gelseler de.Böyledir annelik işte.Giymezsin giydirirsin,yemezsin yedirirsin,içmezsin içirirsin,gitmezsin götürürsün.Tüm bunları yaparken de mutluluğun en büyünü yaşarız.Onların bir gülüşü ömre bedel.Hep gülsün yavrularımız,hiç gölge düşmesin yüzlerine...
İyi ki anneyim :))))))))))