Venedikte yeme, içme ve alış-veriş notları-3. part

Venedik'e gitmeden önce bir kaç yemek bloğunu kurcaladım,çoğu Venediğin yemek konusunda çok başarılı olmadığını yazmış .Kendi kendime nasıl yani İtalya işte ,pizzanın cenneti diye geçirdim içimden .Bir nebze doğruymuş bu izlenimler.Roma'da yakaladığımız lezzetleri burada gerçekten yakalayamadık.Yine de fazla şikayet etmemek lazım,bir şekilde karnımız doydu yani.

Buyurun bir pizza menüsü ,bu oldukça ucuz,öyle ara sokaklardan geçerken çekmiştim.Biz genelde oturduğumuz yerde böyle ucuz pizza yemedik.Bunu ne ara çekmişim bilmiyorum :)Yine de fiyatlarda fikriniz olsun istedim.Cebinize bolca yemek parası koymalısınız. Bahşiş ,şarap,o bu derken gerçekten güzel bir hesap sizi bekliyor.Benden söylemesi.Zaten Avrupa'da yemek çok pahalı.Bu bir gerçek.

Şarap konusunda hep başarılılar :)

Yemeklerde ilk hayal kırıklığım Risotto oldu.Bir çok menüde yok bile.Sanırım İtalya da da bizde ki gibi her bölgenin mutfak menüleri farklı.Mesela parmigiana melanzane'den (parmesan domates ve patlıcan) haberleri bile yoktu.Çok şaşırdım hiç bir menüde bulamadım.Bu deniz ürünlü Risotto da bulduğumuz tek çeşit oldu ve aman aman değil di .Yemek için adres vermeyeceğim çünkü tavsiye üzerine gittiğim üç yerde de avucumu yaladım .Dalın bir restorana ve şansınızı deneyin .Ama "Sezar salata "yemeyin , yapamıyorlar :))

Bu pizza çok lezzetliydi.hiç şaşmayan bir lezzet,mantar ,domates,peynir,fesleğen...

Tiramisu fena değildi,fakat benim tiramisum bu tiramisu'yu döver ha ah ha....En sevdiğim şey "Caprese" salatası bile farklı sunuluyor burada .Hatta bir yerde üstünü kremayla süslemişler, korkunçtu .Ben mozarella mı alıp kendim yapayım en iyisi . Ben yurt dışında pek et tüketmiyoruz , zaten kırmızı et neredeyse artık hiç yemiyorum ,ama yiyen arkadaşlarım da aman Allahım bu nasıl birşey demediler.Yani özetle Venedik yemek konusunda sınıfta kaldı . Bi spagettileri başarılıydı,burada haklarını yemeyim . Bir de kahveleri ve dondurmaları tabii ki.

Tatlı konusunda çekinmeyin herşey güzeldir.

Yürümekten bitkin kalınca gördüğünüz ilk kafe'e dalın.Hiç ummadığınız güzellikler bulabilirsiniz.

Bu kahve makinesine bayıldım.Neden almadım diye kendimi yiyiyorum şu anda :(

Hediyelik eşyada çok seçenek var fakat gerçekten pahalılar.

Bu ikonlu baykuşlara bayıldım ...

Yer gök maske.Almadan önce iyice gezin,çok çeşit var zira.

El yapımı eşyalar çok fazla burada.Özellikle camda çok seçenek var.Zaten burası cam sanatları cenneti.

Böyle işte.Üç gün Venedik için yeterli.Ben ufaktan yaz için planlar yapmaya başlayabilirim.Yavrulara Disneyland sürprizi düşünüyoruz.Bu arada minik bir not düşmek istiyorum.Güzel sanatlar Akademi-(L'Accademia di Belle Arti di Venezia  müzesinde Leonardo da Vinci'nin Vitruvian Man'ini görmek istiyorsanız hayal kırıklığına uğrayabilirsiniz,çünkü sadece 7 yılda bir sergileniyormuş.Müzeyi gezdikten sonra epey hayal kırıklığı yaşadım ,yine de  gezmeye değer.

Çarşambanız güzel geçsin!!!

Murano ve Burano adalarından notlar -Venedik gezisi 2.part

Bugün yemek izlenimlerimi paylaşacaktım ama vazgeçtim . Size Murano ve Burano adasından çektiğim bir kaç fotoyu paylaşmak istedim . Venedik'e kadar gelmişken bu iki adayı gezmemek olmazdı .Hotelimizin organize ettiği Murano gezisini son güne bıraktık.Yaklaşık 15-20 dakikada deniz motoru ile Murano'nun cam fabrikalarından birine  demir attık.

Murano adası cam sanatları ile ünlü minik bir adadır . Burada adeta cama dans ettiriyorlar.Şahane el işleri var.Aklınıza gelebilecek her objenin camdan halini görebilirsiniz.Fiyatlar çok uygun değil ama yine de her bütçeye göre birşeyler bulabilirsiniz.Ben kendime kocaman bir siyah camdan yapılmış yüzük aldım.

Muranoda sokaklar çok şirin ve sakin.İçimiz huzurla doldu adeta.Sokaklarda yürümek çok keyifliydi.

Binaların şirinliğine bakarmısınız.

Bu  tamamen camdan yapılmış bir heykelcik.Ben çok beğendim.

Bu Murano'da ziyaret ettiğimiz cam fabrikasındaki ustalardan biri.Bize minik bir şov yaptı.

Fabrikanın kendi bünyesinde üç katlı bir cam mağazası var.İçeride çeşit çeşit cam ürünleri bulunuyor.

Tarih kokan bu minik yerden zor ayrıldık.Bundan sonra ki rota Burano oldu. Burano'ya gitmek için iskeleden 7 avroya gidiş dönüş bileti, aldıktan sonra 12 numaralı deniz taşıtına binim yaklaşık 20 dakikada oraya ulaştık.

Ve işte Burano adasındayız.Burası boyalı evleri , dantelleri ve nakışları çok meşhurmuş.Eskiden balıkçılık ve dantelcilikle geçinirlermiş.Şimdi tabii en büyük gelirleri turizm.

Burası biraz bizim Alaçatının renkli versiyonu gibi.Şirin ve sessiz.

Sanırım nüfusun çoğu yerli ve yaşlı insanlar.

Rossi ailesinin kapı tabelası pek hoşmuş

Her binanın altında minicik dükkanlar var.Çoğunda fotoğraf çekmek yasak.Ben dışarıda sergilenen ürünlerden birini çektim . Aman sakın örnek çalmayın  .Aslında bizde neler var neler bacım. Türkiyem cennet hakikaten . Bir de şu turistleri kazıklama eylemlerimiz olmasa bir numarayız vallahi.

Kendimizi birer gelato ile ödüllendirip Venedik'e döndük Döndüğümüzde korkunç bir sisle karşılaştık .Hava alanına nasıl gittik sormayın . Kaçaklar gibi bir deniz teknesinde ,dalgaların ortasında,görüş alanı sıfır ve bitmeyen bir yoldu adeta.Sisli havada yoldan şaşmasınlar diye ,tüm yol boyunca ,üçlü kalın  kalaslar ile rotayı işaretlemişler.İçimi ferahlatan tek şey buydu.Neyse ki kazasız belasız Türkiye'ye döndük.

Yarın azcık alış-veriş ve yemeklerle ilgili bir son yazı yazarım.Sizi fazla bıktırmadan.Yine de ayrıntılı yazmak istiyorum ,belki birilerine rehber olur yazdıklarım,çünkü ben bu tür yazılardan yurt dışına çıkmadan önce çok faydalanıyorum.

Sağlıcakla kalın !!!

Venedik tatili 1. Part

 3 günlük Venedik tatilimiz bitti maalesef.Çok soğuk olmasına rağmen doyasıya tüm Venediyi karış karış gezdik.Cuma sabahı Atatürk hava limanından yaptığımız kalkıştan 2,5 saat sonra Venedik'e ulaştık .Venedik havaalanından, daha önce telefonla ayarladığımız deniz taksiyle hotelimize ulaştık . Bu kısım çok keyifli geçti,kalanallardan ilerlemek ,o enteresan binaları izlemek oldukça eğlenceliydi.Bu arada kaldığımız hotel Splendid Venice  Starhotels . Konum olarak Rialto köprüsüne çok yakın olduğu için kaybolsak bile her seferinde hotelimizin bulunduğu yere ulaştık .Bu arada oldukça temiz ,kahvaltısı güzel,çalışanları son derece kibar olan bir otel seçmişiz.Benden tam puan aldı.    

Valizleri bırakır bırakmaz ilk turumuzu yaptık .Venediyin simgesi haline gelen Ahlar ya da Son nefes köprüsü gözümüze  takılan ilk şey oldu . Bu köprünün ilginç bir hikayesi var. Dükler Sarayı’nın arkasında bulunuyor ve saray ile hapishaneyi birbirine bağlıyor. 17. Yüzyılda hapishanenin işkence ve idam odalarına götürülen mahkumlar bu köprüden geçirilirmiş ve şehri son kez görme imkanı verilirmiş. Mahkumlar, ceza öncesi güzel şehre son kez bakarken iç çekerlermiş ve köprünün ismi de oradan geliyormuş.

 San Marco bazilikasının tepesinde bulunan atlar oldukça görkemli.Bunlar orjinalleri değil,onlar içeride sergileniyor.5 evro ödeyip müze kısmını gezebiliyorsunuz.Ben çıktım ,çok büyük bir kısım değil ama pişmanlık duymazsınız.

      

    Bu da San Marco meydanında bulunan ,üzerinde burçlar olan dev saat kulesi .  

   

Maskesiz Venedik olmaz.Maskeli karnavalda orada bulunmayı çok isterdim.Her sokakta maske bulabilirsiniz.Ben almadım şahsen.

Burası San Marco meydanı . Her iki yanında bir sürü ünlü mağaza ve müze var.

  Bu da Aziz Mark' ın Çan (Campanile) kulesi . 99 metre boyundadır , rüzgargülü ve de deniz feneri görevi görüyormuş . Buraya çıktığınızda tüm  Venedik'i görebiliyorsunuz . Bedeli 9€ .

Ara sokaklarda hep böyle minik köprüler var.Karşıdan karşıya geçmek çok zevkli,alttan gondollar geçiyor üstten siz:))Bu direkler de artık simge haline gelmiş.Oraya yanaşan taksiler ve gondollar iplerini bağlamak için kullanıyor.

 Balkonlar çok şirin görünüyor.Her birinde çiçekler var hatta çoğu succulent .Yılbaşı olduğu için çoğu ışıklarla süslü şu anda.

 Bir İtalyan çamaşır asma geleneği.İki bina arasında gerilmiş iplere azcık düzensiz bir şekilde asılmış çamaşırlar görmek çok doğal.

Martılar poz veriyor bu şehirde.

Tüm binalar tarih kokuyor .Fakat yerli halk burayı yavaş yavaş terk ediyormuş.Yani binaların çoğu boş ve rutubetten oldukça zarar görmüş durumda.

Gondol turu yapmadan bir Venedik tatili olamazdı. . Biniş ücreti epey tuzlu ama biz üç aile olduğumuz için 80 € paylaştık . Gondollar maksimum 6 kişi alıyor ve yarım saat kanal gezisi yapabiliyorsunuz.

 Hava oldukça soğuktu güneş olmasına rağmen . Hatta rutubetli, bazı yerlerde keskin bir dere kokusu duyabilirsiniz , gece fareler görmeniz de çok doğal.

Yılbaşı üstü olduğu için sokaklar süslü püslüydü.San Marco meydanında ki Noel ağacına her dilden asılı dilekler vardı.Dilerim yeni yılda herşey herkesin gönlüne göre olur.

Venedikte martı ve güvercinden bol bişey yok.Hal böyle olunca çekmesem ayıp olurdu.

Sokak satıcıları her Avrupa şehrinde olduğu gibi burada da mesken kurmuşlar . Ivır zıvır ,ucuz görünümlü hediyelik sergiler çoğu . Bir şey almak isterseniz ,gezin derin bazen aynı şeyi çok daha ucuza bulabilirsiniz .

Bugünlük bu kadar, yarın yemek ve alışveriş postu ile devam edeceğim ...